AYM’den BTK’ya ‘kişisel veri’ vizesi
14/11/2019
Anayasa Mahkemesi (AYM), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) görevi kapsamında her türlü bilgi, belge, veri, kayıt alma ve değerlendirme yetkisini Anayasa’ya uygun bularak vize verdi.
AYM, 24 Temmuz’da “Kurum, görevi kapsamında ilgili yerlerden bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilir, değerlendirmesini yapabilir; arşivlerden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim altyapısından yararlanabilir, bunlarla irtibat kurabilir. Bu kapsamda diğer gerekli önlemleri alabilir veya aldırabilir” düzenlemelerinin iptali istemini reddetti.
Özel Hayatın Gizliliği Vurgusu
AYM, Elektronik Haberleşme Kanunu’na eklenen “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, görevi kapsamında ilgili yerlerden bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilir ve değerlendirebilir. Bu kapsamda kurum tarafından istenilen her türlü bilgi ve belge talebi, ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar tarafından gecikmeksizin yerine getirilir” hükmünün iptal talebini ise oy çokluğu ile reddetti. “Anayasa’da, ‘Özel hayatın gizliliğine dokunulamaz’ hükmü bulunmaktadır. Bu gizliliğin özel bir yansıması kişisel verilerin korunmasında da karşımıza çıkmaktadır. ‘Kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin rızasıyla işlenebilir’ şeklinde de düzenlenmiştir. Kurum tarafından istenen kişisel verilerin mahiyeti, bu verilerin denetimi, kişilerin durumdan haberdar edilmesi gibi hususlar yönünden güvencelerine yer verilmiş değildir” dedi.
Karşı Görüşte Var
Kişilerin özel hayatlarının kamu otoriteleri başta olmak üzere başkalarının keyfi müdahalelerine karşı korunabilmesi için kanuni düzenlemelerin açık, anlaşılabilir ve kişilerin davranışlarını yönlendirebilmesini sağlayacak nitelikte olması gerekir. Kanun koyucunun, kurumun hangi görevleri kapsamında ve hangi amaçla kişisel verileri ilgili yerlerden isteme, işleme ve kullanma yetkisine sahip olduğunu daha açık şekilde ifade etmesi gerekirdi.
İzahtan Uzak Bulundu
Hiç kuşkusuz temel hak ve hürriyetlere yapılacak müdahale alanı genişledikçe, muhtemel keyfi ve ölçüsüz uygulamalara karşı bireylere güvence sağlayan kuralların daha açık ve belirli olması gerekir.
Kurumun görev alanının oldukça geniş olduğu ve dolayısıyla da dava konusu kuralların geniş bir alanda kişilerin temel haklarına müdahaleye izin verdiği dikkate alındığında, kişisel verilerin korunması hakkını korumaya yönelik güvenceleri karşılayan açıklıkta ve belirlilikte düzenlemeye ihtiyaç olduğu izahtan varestedir.
Güvenceye Yer Verilmediği Tespiti Yapıldı
Kurum tarafından istenen ve işlenen kişisel verilerin mahiyeti, bu verilerin denetimi, kişilerin durumdan haberdar edilmesi gibi hususlar yönünden de güvencelere yer verilmiş değildir. Dolayısıyla hakkın korunması için gerekli belirlilik, öngörülebilirlik ve güvencelerden yoksun olan kuralların, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına yönelik keyfi müdahaleyi önleyecek kanuni güvencelere yer vermeksizin sınırlama getirdiği, dolayısıyla Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğu açıktır.”